BU DÖKÜMANI WORD DOSYASI OLARAK İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN
LEONADRO DA VİNCİ
Leonardo Da Vinci, 1452’de Floransa
yakınlarındaki Vinci kasabasında evlilik dışı bir ilişki sonucunda doğdu.
Babası Sen Piero, Floransa Senyörlüğü noteri zengin bir bey ve annesi Katerina
ise yoksul bir köylü kızıydı. Leonardo’nun doğumundan sonra annesi o yöredeki
bir sanatçıyla evlendi ve Leonardo babasının evinde gayri meşru bir çocuk
olarak büyüdü.
Leonardo, çocukluğunda müzik ve resmin yanısıra
araç yapımı gibi teknik ve mekanik konulara ilgi duyuyordu. Bu ilgiyi gören
babası, oğlunun çizimlerini dönemin ünlü heykelcisi ve ressamı olan
Verrrochio’ya gösterdi. Verrochio, henüz 17 yaşındaki Leonardo’nun yeteneğini
ilk bakışta anladı ve onu yanında çalıştırmak üzere Floransa’daki atölyesine
aldı. O sırada rönesans başlamıştı ve Floransa’da sanat yönünden çok ilerleme
kat edilmişti. Leonardo,burada resim ve heykel konusunda her türlü tekniği
kazandı. Çizimlerindeki keskin gözlem gücüyle birlikte gerçek varlıkların
görünüşlerini ve hareketlerini; ışık ve gölgeleriyle birlikte kağıda aktarma
yeteneğiyle Verrocchio’nun hayranlığını kazandı. Verrocchio, ona bir gün
“İsa’nın Vaftizi” adlı resimde meleklerden birini yapma görevi verdi.
Leonardo’nun çiziminin kendisinden üst bir düzeyde olmasından mahcup olan
Verrocchio, bir daha fırçasını eline almadı.
Çocukluğundan itibaren sürekli doğayı
gözlemliyor ve etkilendiği konuları not alıyordu. Görüşlerini, keşiflerini
ayrıntılı çizimleriyle destekleyerek defterlere geçiriyordu. Defterlerinde,
3500 kelime ve 400 resimle 150 uçuş aracı hakkında bilgi verdi. Ona göre “Göz
ruhun penceresi ve doğayı anlamanın başlıca kanalı” idi. Gözü inceledi ve
fotoğraf makinesinin çalışmasına benzeyen bir tanımla görmeyi açıkladı
(Görmenin göz bebeklerinden geçen ışık sayesinde olduğunu belirtti).Uzun süre
kuşların uçuşlarını gözlemledi ve bazı aerodinamik deneyler yaptı (İlerde
Newton tarafından geliştirilecek olan mekaniğin ilk temellerini atmıştı) ve çok
çeşitli uçuş makine krokileri yaptı (Günümüzdeki uçakların hareketli
parçalarının hepsini tasarlamıştı) ama, mekanik olarak böcek ve kuşların
hareketini taklide çalışan; çırpan kanatlar düşündüğü için pratik sonuçlar elde
edemedi. Eğer elinde petrol bulunsaydı uçan bir uçak yapabilecekti belki de.
Leonardo, ayrıca, yay gücünden faydalanarak helikopter modelleri uçurdu.
Leonardo’nun 1483’te çizimlerini yaptığı hava vidasından 464 yıl sonra
helikopter konsepti gerçekleşti. Paraşüt modeli çizdi (Leonardo’nun 5 yüzyıl
önce çizdiği bu modelle bugünkü modern paraşüt arasında büyük farklılık
yoktur). Bisiklet taslağı da geliştirip bisikletin nasıl çalışacağını
notlarında açıkladı. En önemli buluşlarından biri de yaylı sistemle çalışan
motordur (ilk otomobil Leonardo’nun ana çizimlerini yapmasından 4 yüzyıl sonra
1895’te üretildi). İnsan kadavralarından kasların yapısını inceledi (Notlarında
Darwin’den 4 yüzyıl önce, insanları maymunlarla aynı kategoriye koymuş ve
insanın tesadüfi durumlar dışında hayvanlardan farklı olmadığını belirtmiştir).
Leonardo ve Andreas Vesalius’un çalışmaları sonucunda anatominin çağdaş
temelleri atılmıştır.
Floransa’da ünü çok büyük olmasına karşın
1482’de Milano’ya gitti. Milano’ya gitmeden önce, Milano naibi (tahtta hükümdar
olmadığı zaman ya da hükümdarın çocukluğu sırasında devleti yöneten kimse)
Ludovico Sforza’ya dikkate değer ünlü iş başvuru mektubunu yazdı. Mektubu şöyle
idi:
Mektubun ardından, Leonardo, Ludovico il
Moro’nun sarayına gitti ve askeri mühendis, mimar, ressam ve heykeltıraş olarak
çalıştı. 1483’te Francesco Sforza’nın at üstünde bir heykelinin siparişini
aldı. Üzerinde 16 yıl çalıştığı 7.20 metre boyundaki kil model heykeli
Fransızların kente saldırısı sırasında tahrip oldu (Heykelin dökümü için 80
tondan fazla bronz gerekiyordu ve Fransızlarla çıkan savaş nedeniyle, eldeki
malzeme top yapımında kullanılmıştı. Heykelin madene dökümü hiçbir zaman
gerçekleştirilmedi). Leonardo bir yandan da resim çalışmalarına devam ediyordu.
Bu dönemde yaptığı, genel alana derinlik kattığı “Kayalıkta Meryem” adlı resmi
Fransa’da çok büyük bir yankı uyandırdı. Bir kilisenin duvarına yeni bir
teknikle yaptığı “Son Akşam Yemeği” adlı resmi; duvarın sıvası boyayı tutmadığı
için çatladı ve yapıtın boyaları dökülmeye başladı. O döneme kadar simetrik
perspektif içinde ve çok mükemmel, katı bir heyecan yaratan bir kompozisyon
planına sahip bu resme; Sforza’yı yenerek Milano’yu alan 12. Louis, hayranlık
duymuş ve söküp ülkesine götürmek istemişti. Leonardo, 1500’de Floransa’ya
döndü ve bu dönemde büyük yankılar uyandıran eserler verdi. “Azize Anna”nın
resim taslağını yaptı. 1503’te Michelangelo ile birlikte Floransa fresklerini
yapmakla görevlendirildi. “Anghiari Savaşını” anlatan dev boyutlu bu resmi
yarım bırakarak, ışık ve gölge oyunlarıyla sağlanmış titiz bir renk bütünlüğü
içeren ünlü resmi “Mona Lisa”yı yaptı (Mona Lisa adlı resminde altın oran
uyguladı. Altın oran kısaca göz nizamının oranıdır. Mona Lisa’nın etrafında bir
dikdörtgen çizildiğinde ortaya çıkan dört kenar bir altın dikdörtgendir. Bu
dikdörtgen göz hizasında çizilen bir çizgiyle ikiye ayrıldığında yine bir altın
oran elde edilir. Resmin boyutları da altın oran oluşturur. “Mona Lisa ve “Son
Akşam Yemeği” resimlerine paha biçilmez). Daha sonra “Baccus” ve “Leda” adlı
resimlerini yaptı. Ardından iki “Madonna” resmi yaptı (Bugün bu resimler
kayıptır). 1513’te Fransızların Milano’dan çıkarılması üzerine öğrencileri
Melzi ve Slai ile birlikte Roma’ya gitti. Üç yıl boyunca hiç sipariş almadı.
1514’te bir bataklığın kurutulmasında çalıştı. 1516’da Fransa kralı 1. François’dan
davet aldı ve öğrencisi Melzi ile birlikte Fransa’ya gitti ve Fransa’da kralın
birinci ressamı, mimarı ve makine mühendisi olarak çalıştı.
Resimde, ışık ve gölge oyunlarıyla sağladığı
renk bütünlüğü hakimiyetiyle; heykel ve mimaride ifade kaygısının yeni bir
hamle yapmasıyla; bazen benzeri görülmemiş bir hayal gücü ve bazen de bilimsel
bir kesinliğin görüldüğü desenleriyle, yaşadığı çağın bütün sanat
araştırmalarına dahice bir çözüm getiren çok değerli bir sanatçı olarak yalnız
olan Leonardo; doğayı öğretmen, dost ve arkadaş olarak seçerek yalnızlığın
üstesinden geldi. 1519’da ölüme giderken de gönül rahatlığıyla; “İyi
değerlendirilen bir günün sonunda nasıl iyi uyunursa, iyi değerlendirilen bir
yaşamın sonunda ölüm o denli güzel olur” dedi.
Yorum Gönder